Kalp Kalbe
Bir zamanlar, aynı anda atan iki kalp vardı. Biri bir şehirde, diğeri başka bir şehirde… Birbirlerini hiç tanımıyorlardı ama aynı müziklerde içleri titriyordu, aynı sözlerde sessizleşiyor, aynı anlarda gözleri doluyordu.
Sonra bir gün, bir tasarımcının masasında bu küpe doğdu. Üst üste geçmiş iki kalp… Sanki biri “ben buradayım” diyordu, diğeri “duyuyorum seni” diye karşılık veriyordu.
Aralarındaki küçük halka ise, görünmeyen bağların sembolüydü. Ne ip, ne zincir… Sadece kalpten kalbe bir geçit.
“Kalp Kalbe” küpesi, bu görünmez bağı kulağında taşıyan her kadına şunu fısıldar:
Senin gibi hisseden bir kalp mutlaka var.
Ve bir gün, o kalp seni duyacak. Belki bir kafede, belki bir kitapçıda, belki bir gülümsemede.
Çünkü kalplerin frekansı vardır.
Ve bazen bir küpe bile bu frekansa köprü olur.