Yıldız Işıltısı – bir gecenin kalbinden doğan zarafet
Soğuk bir kış gecesiydi. Gökyüzü berrak, yıldızlar sanki dünyaya daha yakındı o gece. Şehir ışıklarından uzak bir tepe başında, eski bir sandığın içinde parıldayan minik bir broş bulundu. Broşun ortasında, kristal gibi ışıldayan taşlar yıldız tozuyla işlenmiş gibiydi. Rüzgârın sesiyle birlikte sanki fısıltılar duyuluyordu sandığın etrafında: “Bu ışık, gecenin bile boyun eğdiği ışıktır…”
Efsaneye göre, bu broş, yüzyıllar önce gökyüzüne tutkuyla bakan genç bir kuyumcunun yıldızlara âşık olmasıyla yaratılmıştı. Her gece bir yıldız seçer, onun hayalini bir taşa işlerdi. Ama bir gece, en parlak yıldız bir anlığına yere düştü – ya da öyle sandı. Kuyumcu, o ışığı bir mücevhere hapsetti ve ona “Yıldız Işıltısı” adını verdi.
Broş, yıllar içinde sevdiğine kavuşamayanların boynunda, dilek tutanların kalbinde taşındı. Her taktığında bir parça gökyüzünü yanında taşıyormuşsun gibi hissettiren bu zarif parça, zamanla sadece bir takı değil, bir niyet, bir umut simgesine dönüştü.
Bugün “Yıldız Işıltısı”nı takan her kadın, kendi ışığını hatırlamak için takar. Çünkü bu broş sadece süs değil, içindeki ışığı unutanlara gökyüzünü hatırlatan sihirli bir işarettir.