Alev Kuyruk
Bir zamanlar, okyanusun en derin köşesinde kimsenin göremediği bir mucize yaşardı. Diğer balıklardan farklıydı bu varlık; pulları ay ışığında altın gibi parlar, kuyruğuysa alevden kopup gelmişçesine dans ederdi suların içinde. Onun adı Alev Kuyruk’tu.
O, sıradan bir balık değildi. Efsaneye göre, deniz tanrıçası bir gece hüzünle denizin dibine bir inci bırakmıştı. Bu inciyi koruma görevi de Alev Kuyruk’a verilmişti. O günden sonra, Alev Kuyruk geceleri bu inciyi ağzında taşıyarak dolaşır, denizin tüm güzelliklerini korurmuş.
Bir gün, derin sulardan gelen bir yankı Alev Kuyruk’a ulaşmış: “Artık koruyuculuğun sona erdi, dünya seni tanımalı.” Ve bir gece, bir fırtınayla birlikte yüzeye çıkmış. Onu gören bir sanatçı, ilhamla bu mucizevi varlığı ölümsüz kılmak istemiş.
Ve böylece Alev Kuyruk, bir broş olarak hayata karıştı. Artık onu takan herkes; bir inciyi, bir efsaneyi ve bir alevi taşıyor kalbinin tam üzerinde. Çünkü Alev Kuyruk hâlâ koruyor—bu sefer, zarafeti ve anlamı.