Asil Benek
Bir zamanlar Afrika savanlarının en yüksek noktasında, diğer tüm canlılardan daha sakin ve vakur bir zürafa yaşarmış. Adı Zera’ymış. Ne en hızlı koşan oymuş, ne de en güçlü olan. Ama o, duruşuyla, zarafetiyle ve gövdesini süsleyen ateş rengi benekleriyle herkesi büyülermiş.
Zera’nın benekleri sıradan değilmiş; her biri geçmişte yaşadığı bir anıyı taşırmış. Bir tanesi bir dostluğu, bir tanesi bir iyilik anını, bir diğeri bir sabrı temsil edermiş. Bu yüzden güneş vurduğunda, benekleri yanar döner kehribar gibi parıldarmış – çünkü içinde duyguların özü saklıymış.
Günlerden bir gün, kuraklık tüm hayvanları göç etmeye zorlamış. Sürüler yönünü şaşırmışken, Zera gökyüzüne bakmış, iç sesini dinlemiş ve hiçbir pusulaya gerek kalmadan doğru yolu bulmuş. Onun arkasından yürüyen herkes, zamanla kendi iç sesini keşfetmiş. Zera’nın zarafeti sadece dışına değil, yüreğine de işlemişmiş.
Onun anısına bir broş yapılmış yıllar sonra…
Altın renginde, ateş benekli, boynu yukarı uzanan asil bir figür:
“Asil Benek”