Pamuk Kalbim
O sabah güneş, pencerenin tülünden nazlı nazlı süzülürken, Derin aynaya baktığında ilk kez kalbinin ne kadar yumuşadığını fark etti. Gözlerinde huzur, boynunda “self love” dövmesi ve kulağında yepyeni küpesi vardı: İnciyle buluşmuş yumuşacık krem tonlarında iki kalp… Küçük olanı yukarıda, sanki bir çocuk gibi büyük kalbin altına sığınmış.
Derin, bu küpeye “Pamuk Kalbim” adını o an verdi.
Küçükken büyükannesinden duyardı bu ifadeyi. “Sen benim pamuk kalbimsin,” derdi kadın, elleriyle yanaklarını okşayarak. Şimdi büyümüş, kendi hayatının kadını olmuştu. Ama kalbi hâlâ pamuk gibiydi… Yumuşak, zarif, kırılgan ama güçlü.
Küpeyi taktı ve sevgilisiyle buluşmaya gitti. Göz göze geldiklerinde adamın ilk dikkatini çeken şey kulaktaki kalpler oldu. “Sanki yüreğini taşıyorsun kulağında,” dedi gülümseyerek. Derin gülümsedi, “Çünkü yüreğim artık kendim için de atıyor.”
“Pamuk Kalbim,” sadece bir aksesuar değil, kendine duyulan sevginin, geçmişten gelen sıcaklığın ve bugün yaşanan aşkın bir sembolüydü artık.