Sihirli Mor
Bir yüzüğün taşıdığı sihir, bazen sadece taşa değil, onu takan kadının yüreğine işler.
Yıllar önce, uzak bir dağ kasabasında mor renkli nadir bir kristal bulundu. Bu taşın geceleri hafifçe parladığı, onu taşıyan kişinin kalbine içsel bir denge ve sezgi gücü kattığı söylenirdi. Köylüler ona sadece “Sihirli Mor” derdi. Herkes onun bir efsane olduğunu düşünürken, bir kadın bu taşı gerçekte buldu.
Kadın, güçlüydü ama hayat ona sabrı ve sessizliği öğretmişti. Taşı ilk kez avucuna aldığında geçmişin ağırlığıyla gözleri doldu, ama taş sanki içinden geçenleri anlamış gibi parladı. O anda fark etti: bu yüzük, kendini hatırlamanın, kendini sevmenin bir simgesiydi.
Her taktığında, aynaya baktığında yalnızca bir aksesuar görmedi. Kırılgan ama dirençli kalbini, geçmişten aldığı dersleri, şimdiye taşıyan cesaretini gördü.
Ve her kadın, bu yüzüğü taktığında kendi “Sihirli Mor” hikâyesini yazmaya başlıyordu. Çünkü bu yüzük sadece bir takı değil, içindeki gücü uyandıran bir niyetti.